23 Temmuz 2014 Çarşamba

ŞAKA YAPIYOSUN!

Söyleyemediğim zamanlarda kendime çok kızıyorum. Ya aklıma gelmez yada böyle sabrederim . Aslında ben ben değilim normalde öfkeli ağzımında ayarı yoktur. Efendilik olsun diye kendimi tutuyorum. Yinede korktuğum şey ve kontrolden cıktığım anlar oluyor. Benden yaşça büyük normalde iyi niyetli ama şakacı bir abinin göbeğime vurarak " erit len bunu kızlar bakmaz he" diyerek yaptıkları şakalar hala dünde kalmadı maalesef . O anlarda yavsakca gülerek " ya eridi abi birşey yok daha zayıflıcam " diyerek içime sinmez bir halde ayrılıyorum . Eve geldiğimde " lan salak sanane sen pezevenkmisin sanane benim karşı cins ile iliskimden ! Ben sana kel diyomuyum a....ko... keli gebertirim ulan seni " diyorum ama adam duymuyor. Birde eşşek şakası yapan mal mı mal arkadaşlarım varki sormayın . Tam ses tonumu ayarladım siyasi akıl veriyorum millete " mesela bolşevik partide de durum böyle olmuştur. Marx zaten.." derken enseme vurup " ne diyorsun lan sen çay söyle bakam" diyen insanı öldürmek bence ceza olmamalı.İnsanlar ayarını bilmiyor bazen . Gönülden içten insanların içten gülümsemeleri ile dolu olan bir dünya istiyorum. Sosyalist insanların en mutsuz olması bunları istemekten geliyor. Her sosyalistte bir mutsuzluk şakasızlık var . Hepsi değil ama çoğu siyah beyaz Sovyetler Birliği belgeselindeki kızıl ordu askerlerindeki ciddi tipler . Sıkıntı çok var . Hakan abi ile 3. yada 4. dubledeyiz. Kemıl vayt paketinden bir yakıp bir ikram etti. Ellerini kafasına götürüp hızlıca kazıyarak "Ayvalık ... Ayvalık a gitmek lazım " tarzı umutsuzluk içinde tatlı bir mola arayışı azcıkda olsa gülsetiyor. Erkan'ın bembeyaz ve içten samimi ,alevi ve çocukça gülümsemesi ile "bir zamanlar cahillik sonsuz mutluluktu" (bilmişce söyler hep bunu) demesi. Bunu doğrular gibi aslında . Cahil değiliz ve ondan bi espirisi kalmıyor hayatın . Yine bir gün bahçede Gözde ile oturmuş çay ile beraber ortaya söylediğimiz püsküğütü yiyoruz. Ben konuyu bisküviden daha fazla yemek sureti ile siyasete getiriyorum.Avucunu yukarı  açıp beş parmağı ile hesap sorar gibi yapıp   " ben artık bi halt olacağına inanmiyorum ya valla mahfolsunlar iyice bi beter olsunlar anca ozaman anlıcaklar." bezginliği ile soylemleri ...Hayat bizleri çok ciddi ve sert insanlar yaptı. E Bürkan sende bi memnun olmuyorsun diyeceksiniz. Memnun olsam sosyalist olmazdım. Ama saçma sapan şaka sevmem. Mutlu olalım ya bir çocuğun dondurmadan çikan bedavasına mutlu olduğu kadar......

25 Aralık 2010 Cumartesi

What is the matrix ?


Nereden başlasam bilemiyorum. Hayatım bir anda değişti .Geçenlerde bir cuma günü akşam mesaisine kalmıştım . Hastanede doğru dürüst insan kalmamıştı o saatte . Bende hastanedeki odama gidip biraz çalışayım dedim . Işığı yakmamış karanlıkta bilgisayar ekranından süzülen ışıkla idare ediyordum .Etrafıma baktım o an kendimi tuhaf sembollerle kod yazan bir bilgisayar programcısı sanıyordum . Önümden matrixvari kodlar dökülüyor gerektiğinde müdahale edebileceğimi hissettiren bir histi o . Ayrıca dekor desen tamamıyla uygundu. Boş cips poşetleri ,kola boşu vs.. masamın üstünde duruyordu . Çok değişik bir hazdı bu . O an içimden " ben istesem şimdi İnterpol'ün bilgisayarlarını hacklerim ama boşver hacı mynet fotolara takılayım " dedim . Ama bendeki bu matrixlik dinmiyordu . Tam aldığım hazzın doruklarındayken içeri o girdi .Karanlıktan gelen o adam . Saçları arkaya taralı . Evet sanki oydu "Agent Simith" .Ama o değildi . Ahmet'ti gelen evet.Ahmet içeri girdi ve can alıcı kelimeleri böğrüme saplanan hançer gibi sıraladı "Devrem naptın ya ? Ne dicem sen uydudan anlıyon mu? Ya anasını sattımın şeyi ......" Hayaller bitti ışığı yaktım . Matrix hayallerim tam bitecekken ....

Bölüm 2 "follow the white rabbit"

Biraz sıkılmış "varayım bi volta vurayım" demiştim kendi kendime . Biraz gezdikten sonra hayatımı değiştiren olay geldi başıma . White rabbit i harbi harbi bulmuştum . Kaynak yapıyordu white rabbit . Eğilmişti , mutluydu .Belki dövmesi yoktu ama büsbütün kıç çatalı görünmüş şekilde bizlere mesaj veriyordu . O an durdum ve kendi kendime dedim "bu kadar çalışmak niye,neden bu kargaşa , neden okuyoruz , neden bu mutsuzluk ." çatal beni benden almıştı .

16 Temmuz 2010 Cuma

Bilgisayarcılık


Meğer ne nalet ne özürlü bir meslekmiş bu bilgisayarcılık .Böyle hallere düşeceğimi bilsem olmazdım yemin ederim . 1999 yıllarında başladığım bu serüven ilk önceleri çok heyecanlı bir işti benin için . İlk önceleri bende herkes gibi açan kapatan ,paint den resim (küçük ev ,güneş,dere,çimen ) çizen, fifa 99 da fenerbahçe'li olduğum halde mecburiyetten Galatasaray'ı seçip "oha lan hagi aynısı olmuş oğlum " yada " s pasmıydı oğlum" diyen çevrenin en sevilmeyen " skicem bu adamıda bilgisayarınıda " adamı olmuştum . Bilgisayarım sık sık göçer ;eve ozamanki değimimle "formatçı" çağırırdım .Esnaf sarayına ( eskişehir'in ilk katlı alışveriş merkezi) koltuğumun altına kasayı sıkıştırıp " usta bu format istiyo heralde ya " diyerek gittiğim günler daha dün gibi aklında . Sonra dedimki "oğlum ben bilgisayarcı olcam lan " . Esnaf sarayında bir dükkana gibip amele olarak çalışmaya başladım . Amele diyorum çünkü beş kuruş bile kazanamıyodum .Sadece öğlen yemeği +iş öğrenme pahasına günün çoğunu orada geçiriyordum .En sonunda bir bilgisayarcının en ulvi görevi olan format atmasını öğrendim .Tamamdı artık bilgisayar alemine hızla giriş yapmış olmanın sevinciyle " Ya ben bu işten para kazanırım " diyodum .İlk servisime gittiğimde " ustam olmıcak gibiyse dursun " diyen ayar müşteri tipiyle karşı karşıyaydım. "olcak abi allah allaaaah" dememe rağmen adamın bilgisayarını hepten bozup kaçtım . Daha sonra servis aldığım yeri aradı ve şikayet etti. O olaydan sonra 3 ay işsiz güçsüz dolanmak zorunda kaldım .İyice hırs yapıp arkadaşım Arda'yla evde çalışmalar yürüttüm.Arda ile çalıştığımız zaman zarfında paso "lahmacun-bilgisayar-kola" denklemini kurmuş paso kursak besleyip bilgisayarlar üzerinde dev deneyler yapıyoduk.Lise bitince artık çok büyük işler yapıyor babamdan çok para kazanıyordum . Artık icat-ül muhterem bir adam olmuştum ben .Ama zaman tersine dönmüş zamanında "oğlum google a nasıl gircez lan " dediğim arkadaşlarımın halini anlar olmuştum ." ya bürkan bizim klavye çalışmıyo " diyenlerin "numlock " tuşunun çalışmamasına hayret ve öfke ile bakıyordum şimdi .Modem alacak insanlarım :

-kutu kaç paradır ya ?
+ne kutusu abi ?
-internet kutusu varya oğlum ?
+modem mi ?
-her ne zımbıtsıysa kaç para ?
+valla değişiyo abi kaç portlu olsun , wi-fi olsunmu ?
-oğlum kutu len işte takıyon ya bilgisayara .

gibi kısır döngüler içinde kalmış bir bilgisayarcıyım artık . Allah beni kurtarsın . Saygılar.........

25 Ocak 2010 Pazartesi

ŞEKİL YAPIZLAMAK

İmaj uğruna ne hale geldi nice yiğitler.Mahalle köşelerininin kumaş pantul ,beyaz gömlek delikanlılarını artık piyasada bulamaz olduk.Bi zaman "ipnemisin oğlum " dedikleri saç şekillerini nede çabuk benimsediler.Yok arkadaş yok krolarda revize oldu.Kenar mahallelerimizdeki krolar "dolce gabbana" takılıyorlar.Bi arada arması kıvırttırılmış çakma nike giyilirdi daha bunu hazmedememişken birde dolce gabbana geldi.Birde kesinlikle çakma olduğu kabul edilmez ..buyrunuz

-şşş seninkidemi nayk len ayağındakiler?
-hee nayk .
-kaça alızladın lan onları kıyakçaymış haa..
-150 lira baydım
-çüüş ebesinin a... ben 20 ye aldım lan aha oda nayk buda nayk
-nereye nayk be çakma oğlum seninki
-...rramı çakma 1e 1 orcinal
-çıkart lan bakıcam a.q armadan belli tititititi( kıs kıs gülmece)
-sen 150 ye aldında nooldu a.q kendimi yürüyo ?

direk uzamak gerektirir. Bu tarz insanlara ağzınızla kuş tutsanız yaranamazsınız.O gitti 20 liraya çakma aldı nayk ı kazıkladı .Siz salak gibi gidip 150 lira vermişsinizdir.Hayatım boyunca karşılık veremediğim sorulardır. O yüzden kaçınalım derim ben .Kazıklamak deyince ,bakkal espirileri vardır .

-Ne alcak kooç?
-toto alcam
-kaç paran var bakiim
(çocuk 5 milyon verir)
-ohoo sen bizi yine kazıkladın yaa sen bize bitane para verdin biz sana kaç tane verdik .

İşte çocukluğumuza inseler hep bunlar çıkar ondan bozuğuz ya biz.Ama ben esnaf torunuydum.3 yaşından beri paraları tanır ,para üstü çevirirdim dedemin yanında.Ama çok onurlu ,emek verip aile bütçesine katkıda bulunan bir çocuktum .Sonra büyüyünce işin beleşine kaçtık o ayrı.Bir gün ....

-dedeaaaa
-söyle len eşşooleşşek( sevme sözcüğü)
-ben gidiyom
-ordan bişeyler al canının istediği ,çok çalıştın bugün aferin
-ekmek alcam ben 2 teene
-hey allahım ekmeği baban alır oğlum o neden çalışıyo?
-ben alcam ekmeği yesinler.

bunun kaynağıda şurdan geliyor.bigün annem "kocaman adam oldu benim oğlum ,artık ekmeğiniz kazanıyo bee"deyip sevmişti.benim bilinç altı "ekmek,tombi,ekmek,tombi... lan ben tombi kazanıyom ...hee demekki ekmek kazanmam lazım ..haa doğruya babam ondan ekmek alıp geliyo evee."

Bi arada anannemin memelerine takmıştım .
-anneneeee
-he kuzum
-senin memelerin kocaman ,ekmek gibii
-anneni emzirdim ,dayını emzirdim,teyzeni emzirdim oğlum tabi öyle olcak.
-ekmek memeler bunlar.kesip götüreyimde dedemin bakkalında satayım ben onu .( ticari dehaa şerefsizim)

sonra ben büyüdüm ve bigün

-dede
-hee
-ben artık büyüdüm bana yiyecek verme para ver
-ne parası napcan parayı
-bisikletime süs alcam
-hey allahım ne kadar lazım ?
-500bin lira ( büyük para ) yaklaşık:tombi,kola,sakız parası
-al bakalım
-sağol dede ,bide dergi alayım buluu jiin
-yarıcak yicek bişey al napcan dergiyi ( bizim sülalede paranın %85 i yemek %15 i kıyafet ,gezme vs...)
-yaa dedeee ,hey alaam gençlik dergisi bu amaa
-al ulan all ulan!

heh sağol dedeş baay.

artık hayatımıza "blue jean" adlı dergi girdi.Bu senenin trendi sayfasında ne varsa üstümüzdede o vardı artık.biraz zaman ilerleyince kaset felan alınmaya başlandı .ilk yabancı kasetim " hits 97 "dir .Almanyadan gelen walkman e takılır belde koca bi kasetçalarla gezilir.Hey gidi günler.bol hipap pantolonlar,harley tişörtler,marka tutkusu,illaki nike ayakkabılar,bbg melihin taktığı sarı gözlük ,saçlar üçgen üçgen dikilmiş vee ben .Artık bir kültür mozaiğiydim anadoluda . Bi gün krolar beni " gel lan ipne buraya" diye az kovalamadılar .Ee şimdi aynı saçı sen yapıyosun kardeşim .ben seni kovalıyomuyum .Bu arada artık saçını yana tarıyan gayet mülayim bi insanoğluyum.Neden dikiyosunuz saçınızı oğlum ipnemisiniz nesiniz?

7 Aralık 2009 Pazartesi

28 Kasım 2009 Cumartesi

Billur

Babam aslında iyi adamdırda.Nedense bu kurban bayramlarında bi mutantlaşıyor.Tanınmaz hale geliyor.Babam her kurban hayvan keser.Etleri kapıp gelir ve biz her kurban fakir ararız.Ama yok nafile.! Açlığın ,fakirliğin günden güne arttığı ülkemizde fakir yok ..! Annemle babam şuan etlerin kimlere dağıtılacağını kararlaştırıyolar.

Baba:Kimlere vercez şimdi ? Abim bir..
Anne:Aman ne vercez abine ya ,hem o kızılaya kestirmedimi.
Baba: Olsun yavrum ,başka kim var ?Yılmaz'a götürcezmi?
Anne:Hee götürde yesinler içkiyle ,o.... karılarla.
Baba:Hey allahım yaa . İyi tamam ..Kime vercez bu anasını sattımın etlerini?
Anne:Anneme verelim işte.
Baba:Gitti yine bütün hayvan (içinden)
Anne:He verelimmi anneme?
Baba: Ver yavrum ver.
Anne: Geçen bayramki gibi olmasın Bülent bizede kalsın yaa..

Bu muhabbet sürer gider ve biz anne ,baba , ben ,büşra(iş yapmaz) muftakta elimizde birer bıçak koca hayvanı kavurmasına kadar ufaltırız.Bugün yine et parçalıyoz ,ayrıca rakıda doldurdum bir yandanda sohbet ediyoz.

Ben: Baba napıyon orda oynama hayvanla yaa..
Baba: Bak(gülerek)
Ben:Aa! one baba yahu?
Baba: Billur...Çükü...Yicenmi?
Ben:Yaa baba neden kurban etinin cinsel organını hep ben yiyorum ? Senin yüzünden cinsel hayatım altüst olucak ..Gay olucak anasını satiim.Neden gülüyon babaa?
Baba: Al bitane çıktı..
Ben: E baba ozaman billur değilmiş bu ? 2 tanemi olcak hayvanda?
Baba:İki tane çıktı bizimkinde..
Ben :Ben yemem onu valla baba ,arkadaşlar sorarsa bayramda naptın diye..İyi ya.... yedikmi dicem?

Bu muhabbet sürer gider.Az önce hayvanı parçaladık.Daha ellerimi yıkamadan koştum geldim.Bürkan


23 Kasım 2009 Pazartesi

Diyet-Rejim-Pehriz


Bugün size çiko olmak .Çikoluktan kurtulmak ve insana benzemeye giden uzun yoldan bahsedicem.Özellikle "çiko" kelimesini seçtim.Çünkü halk dilinde şişman adamlara verilen en güzide isim bu.Ben kendimi bildim bileli şişman bi adamdım .Hiçbir resimde zapzayıflık yok.Hayatta en çok zapzayıflığa özendim,belki biraz motor sürmek ama yok ya zapzayıflık daha güzel gibi.Şişmanlık insana hayatta bazı sorumluluklar yüklüyor.Mesela şişmansanız ve kalecili bir spor ( genelde futbol) yapıyorsanız bilinki siz geçersiniz kaleye .Ama bu okadarda nazikçe yüklenmez size "çikiiiieeee kaleyeeee" . Bunu söyleyen forvet mevkiisinde çıta gibi bir adam olduğundan bi kusur bulunmaz .Ve maça forvetsiz çıkılır.Çünkü ben forveti kesin döverim.Sokaktaysanız bunun faydasını görebilirsiniz ,çünkü top arabanın altına kaçtığında fiziken o topu almaya en uygunsuz kişi sizsiniz.Kaleye geçmeklede dertler bitmez aslında.Mahalledeki espiritüel arkadaşlar " kale küçük ayı büyük...tıtı tıtı keh keh " diye sizinle eğlenirler.Biraz büyüyünce işler değişir.Artık mahalli ortamdan sosyal ortamlara geçilir.Ergenlerle takılınır .Aslında sende ergensindir ve bu hayatının en kırılgan dönemidir. Onsekiz yaşını geçmeden cafelere gitmelder ,espiriler,yavşamalar,arkadaşlık teklif etmeler ...vs.Bu durumda zaten hiçbir birey kendini tanıyamıyo,kıtalar ayrılıyor gibi kıtalara bölünülüyor.Sen rapçısın ,sen rockcusun ,sen damarcısın vs..Ama bu durumlarda sen hangisini seçsende arkadaşlarının gözünde çikosundur.Espirili cücük arkadaşlar çikoların düşmanıdır."Nerede bir espirili cücük görüle ,hemen başı ezile"çiko-u-şerif.Mesela " Ver ver tosuna ver ,benide yicen tosun yaa keh keh keh keh keh " yada " o pizza yavan gitmez yiğidim ,ekmek arası yaptıram sana ..." daha ilk ısırığı alırken ağzın havada kalakalırsın .Bu adamlara kadavra yapılsa zevkle izlemek isterdim ozamanlar.Yada dev bir sineklik alıp " svuuukk" diye yapıştırmak.Birde kızlar varsa "hhiihi ..demek tosunuma yaa kıyamaaam , ye tosunum ye sen .." bu kesinlikle iyi bişey değil ey erenler.Çünkü siz o kızların gözünde " ya yakışıklııı pek değilde ,sempatiksin yaa" sınızdır.Oysa Fuatlar ,Mertcanlar,Meriçler yakışıklırır,karizmatiktir,kuuuuldur!.Kızlar bunlara bayılır.Ben bu durumdan istifa ettim.Çikoluk yok artık ,gerçi biraz var aslında ama eski çikoluk yok.

DADALOĞLU DİYETİ


Kilolusun ey dadal,heybende var kalori..
Bişii olmaz diye diye,büyütmüşün semeri
Gözlükçü İbraama deldirtsende kemeri
Sendeki kıç değil ey dadal ,sanki deniz feneri.

Bir garip dadalsın ,spor niyetine gezersin.
Çarşıda gezer iken tavukçuları süzersin.
Biri yemek deyince dudağını büzersin.
Çilelisin ey dadal,yazın bekar gezersin.

db.